19 Kasım 2010 Cuma

Sen Gideli / Metin Eloğlu

yarın sabah yüzümü de yıkamayacağım
donum fanilam leş gibi oldu hele
tırnaklarım uzadı kesmeye üşeniyorum
biri sevabına çişimi de ettirse

sokağa çıktım mıydı akşam serinliğinde
bacaklarımda derman yok
rakı makı içiyorum gene olmuyor
ne sabri’ye uğradığım var ne celile’ye

başım dönüyor içim sıkılıyor ha bire
bu dünyada pırıl pırıl şeyler vardı hani
cümbüşler vardı kahkahalar vardı hoşbeşler vardı
hepsi peşine takılıp gitti mi ne

anlamam o kadar incesini
sen yanımdayken yaşamak güzeldi işte
bana maşallah derlerdi ne iyisin derlerdi
neysem neyim kime ne

kırtiplim bomboğum esiriklinin biriyim
dünya yıkıldı altında kaldım sanki
anlaşılan bu birisinden kazık yedi diyorlar
sen gitmeseydin de keşke

et sevmezdim ya inadına cızbız köfte yiyorum
küfür ediyorum sokaklara tükürüyorum
nerde o efendilik, kılı kırk yarmalar
adam sen de

tokalaşmalarla merhabalarla da ilişiğim yok
işımış istanbul’a bayılırdım bir vakitler
yaz bitecek diye ödüm kopardı
şimdi hepsi bilmemneyime

ya büsbütün yitirsem seni
ölsen ya da başka erkeğe varsan
sana dokunamasam sesini duyamasam
bırak alasen insanı deli etme

odayı mürvet hanım derleyip topluyor
temiz pak bir lokanta buldum sözde
sağa dön olmuyor sola dön olmuyor geceleri
önümüzdeki salıya gel bari

***

bu aralar büyük harflerle aram hiç iyi değil. (by the way, special thanks to znur.)