1 Şubat 2012 Çarşamba

Der Untergeher / Bitik Adam

arkadaş nereden gördüm de bu kitabı aldım, lanet olsun. adam düşünüyor arkadaş, thomas bernhard düşünüyor. kitap boyunca hiç durmadan, yemeden içmeden düşünüyor. "dedi diye düşünüyor", "dedim diye düşünüyor", velhasılı düşünüyor da düşünüyor. her düşündüğünü de belirtmese olmaz sanki. goldberg varyasyonları'na takmış kafayı, sürekli lafı eğip büküp ondan bahsediyor. güzel eser, şaheser, biz de biliyoruz. her gün aksatmadan dinliyoruz. ben yazsam en azından iki sayfada bir aynı şeyleri tekrarlamam. ayrıca on sayfada anlatılacak tüm hikayeyi (wertheimer'in mallıkları, goldberg varyasyonları'nın güzelliği, bernhard'ın yazmaya çalıştığı kitap, gould'un dehası) yüz sayfada anlatmanın nesi maharet anlamadım. dünya edebiyatından soğudum resmen. dur lan gitmeden iki kelam da wertheimer'e edeyim: olm sen salak mısın? gerizekalı. gould'u piyano çalarken gördü diye insan piyanodan mı soğur allahın salağı. senin dingilliğin yüzünden acı çektim kitabı bitireceğim diye. oh be. mal. neyse. ağzımı bozdum kusura bakmayın ama zaten kimsenin buralara gelip de bu yazdıklarımı okuyacağını sanmıyorum. zira uzunca bir paragrafın ortasındayım. aha! işte abi, çözdüm olayı, bence bernhard da böyle düşünmüş, dur lan demiş diye düşünmüş diye düşünüyorum, kimse okumaz bu kadar uzun paragraf yok bir şey yok enter tuşu bozulmuş zaten koy gitsin ne yazsam yer bunlar zaten demiş diye düşünmüş diye düşünüyorum. heh işte. biz de yedik afedersin. thomas dedik, adaşımız dedik, bağrımıza bastık dedik diye düşündük, adam bize orada abuk subuk şeyler anlattı 100 sayfa. biz kaç kişiyiz? bir. insan tek başına da çoğul olabiliyor, ne acayip. arada güzel kısımlar yok değil bak şimdi hakkını yemeyelim de durup durup kızkardeşinden, kıskançlıktan bahsetmenin anlamı yok. anladık yani güzel kardeşim, biz de gerizekalı değiliz. bir defa okuyunca anlıyoruz. o değil de, bak gene sinirlendim, ulan hıyar wertheimer, o kadar kitap okudum, ama senin kadar hıyar bir karakter görmedim. ne biçim adamsın sen ya? allah belanı versin diyeceğim diye düşüneceğim ama vermiş zaten. ha bir de, o lokantaya adam girdi de sonra n'oldu hiç bilmiyorum. en son ayakta birisine mi sesleniyordu, oradan alır yürür bu hikaye dedim ama o da fayda etmedi. adam lafı evirdi çevirdi; en sonunda yine yok evde ayarsız, dandik bir piyanonun başında goldberg varyasyonları'nı buldurdu. gerçekten harika bir son, biz böyle sonları lisedeyken yazıyorduk kompozisyonların sonuna ama işte gavur yazınca değerli oluyor. bir de basıyorsun kapağa fotoğrafını, arka kapağa da kopyala yapıştır iki satır güzel yazıyı, ver matbaaya gitsin. buradan bir de kapitalizme bağlardım ya, neyse, çok uykum var, biraz goldberg varyasyonları dinleyeyim de uyuyayım. allahtan kitap yüzünden bir de goldberg varyasyonları'ndan soğumadım. {der untergeher - ekşisözlük}