30 Eylül 2011 Cuma

Onbir

Bu sabah yağmur var İstanbul'da. Gözlerim dolu dolu oluyor, bilinmez niye. Sabah uyandım, hava griydi. Uzun süren kışları hatırladım. İçim sıkıldı. "Kışı sevmek biraz da yazı özlemektir" mi demişti İnanç Çakıroğlu bir yazısında. Hatırlamıyorum. Kışları pek sevmedim ben. Önceden de sevmezdim. İlk ne zaman sevmemeye başladığımı hatırlamıyorum. Sanırım beş altı yaşlarında. Sıcacık yatağımdan çıkıp kreşin servisine binmek zor gelirdi. Lisedeyken de sevmezdim. Odada sabahları kalorifer yanmazdı. Bugün cuma. Cumaları eve giderdim lisedeyken. Sevinçli olurdum. Bayrak töreni bitip de Aydın Turizm'in servisine bindiğimizde yorgun olurdum hep. Bütün haftanın yorgunluğu değil, can sıkıntısı. Şimdi ise hüzünleniyorum cumaları. Hiç de öyle "küçük, şirin bir cuma akşamı" değil yani bana kalırsa. Bazen hala cuma günleri eve gitmeyi özlediğim oluyor. Upuzun süren yalnızlıklar gibi upuzun kışlar; bazen çok üşüyorum. İnelim mi güneylere hep beraber?

11 Eylül 2011 Pazar

On

Çocukluğumu özlüyorum bazen. Size hiç olmuyor mu? Durup dururken aklıma çocukluğumdan parça parça anılar geliyor. Önceki gün mesela, çocukluğumda oturduğumuz apartmanın arka bahçesi geldi aklıma. Nedensiz. Çok da oynamazdım orada diye hatırlıyorum. O zamanlar da pek fazla arkadaşım yoktu. Ama işte, aniden aklıma düştü. Top peşinde koşturmalarım geldi. Tek başıma top oynardım bahçede. Tatlı bir soğuğun olduğu nisan günleri. Nisan İzmir'de güzeldir. Hava serindir hala. Baharın geldiğini anlardım. O zamanlar da böyle bir boka benzemeyen yazılar yazar mıydım bilmem. Çocukluğumu özlüyorum bazen. Size de hiç oluyor mu?

Koca Bir Yaz / Oktay Rifat


Koca bir yazı çekirdek içleyerek
Sinemalarda geçirdim.
Taban teptim sokaklarda
Tırnak yedim uyudum,
Denize baktım usanmadan
Ölüme inandım,
Güzel çok güzel
Olduğunu düşünerek,
Güzelim, düşünerek,
Çekirdek içleyerek,
Güzelim, çekirdek içleyerek
Koca bir yaz geçirdim,
Şimdi yorgunum biraz.